Her seyi silebilirdim sen haric bu dunyadaki. Oyle dusunurdum bir zamanlar. Adi neydi sana hissettiklerimin. Hicbir zaman tanimlayamayacagim zamanlarda. Her seye sen diye baktigim hayat kavgami senin icin yaptigim zamanlarda. Tarifi yoktu bunun. Kendimi bile taniyamaz olmustum. Seni dusunurken ve sorgularken aslinda icimde derin bir yolculuga cikmistim. Madam ki sen yoktun ben de basimi aldim icimde ciktim o derin yolculuga hosca kal bile demeden sana. Desem de senin icin fark etmezdi zaten. Merhaba bile dememistim ki sana hoscakalimin ne anlami vardi sanki
Yitik bir ulke gibiydi seni sevmek. Topragimiz yoktu kok salacagimiz. Senin bambaska duslerin vardi icinde benim olmadigim. Farkindaydim sana belli etmeden cirpiniyordum fark edesin diye ama asla olmadi. Madem ki sen yoktun ben de aldirmadim sana nihayet. Digerleri gibi siradanligi sectim. Siradan bir hayata merhaba dedim .Madem ki sen yoktun aldirmamaliydim , yasamaliydim. Sensiz meydan okuyacaktim hayata . Once sana inat yasayacaktim ,sonra digerlerine.Bunu anlamalarina bile izin veremeyecektim. Oylesine inandirici olacaktim ki kimse rol yaptigimi anlamayacakti. En cok ta sen
Sensizlik onceleri cok zor geldi. Hayalimdeki o kucuk denizli kasabada yasarken bile. Aldirmiyordum ne insanlara ne zamana ne de yalnizliga. Sen yoktun ben aldirmiyordum. olduresiye calisiyordum, yoruluyordum. Sana ve dunyaya inat aldirmiyordum. Yasiyordum. Bunu once sen sonra ben istemistim. Haberin derinlerde bir yerde vardi bunu biliyordum. Seni bu kadar severken bunu anlamamana olanak yoktu. Aldirmama da olamazdi. Seni sevmek telepatik bir yolculuktu. Belki de bu telepatik yolculuktu bunu bu kadar cekici ve farkli kilan. Kimsede bulamayacagim cikmaz bir yola sokan. Madem ki sen yoktun asilacaktim hayata dort elle. O beni biraksa da ben birakmayacaktim. Tutundum ucuna bir cok yerinden hayatin sen fark etttin ya da fark etmedin ben aldirmiyordum ne sana ne digerlerine ne de zamana. Zamansiz
zamanlara yukledim hayati. Herkes zamana yenik yasarken ve her gunden bir sey koparmaya calisirken ben kendimi akisina biraktim hayatin en gobeginden. Seyahat ettim , yazdim, guldum gezdim . Madam ki sen yoktun ben de en varindan vardim. Herkese inat sana ve digerlerine inat aldirmiyordum. Yasiyordum zamani bir kum saatine benzer omur yolculugumu. Dostluklar kuruyordum,arkadaslar ediniyordum. Senin golgenden sizan sevgimi veriyordum hepsine. Bana asIk olan birileri cikiyordu iclerinden aldirmiyordum. Ben yasiyordum. Ne sana kusmustum ne hayata .Barismistim.Aldirmiyordum sana inat yasiyordum.Yarin ne getirir bilemem ama ben yine sana aldirmiyorum. Madem ki sen yoksun ben sana uyuyorum. Aldirmiyorum.Icimdeki derin yolculuk her gun seni benden uzaklastirdi. Kendimi tanimaya basladim. Aslinda icimde senden cok daha derin sevgiler vardi. Inancim vardi. Kutsal olan ’a inancim. Deger yargilarina inancim. Sana olan sevgim bunun kucuk bir yansimasiydi. Sen yoksan buna aldirmamaliydim. . Icimdeki seni ararken asil benle tanismistim. Mademki sen yoktun ben en benimden bendim . Aska inat zamanlar kurdum kendime . Sevdayi perhiz ettim. Yalnizca dusundum. Dunyayi seni ve digerlerini . Asil olan inanclardi digerleri yansima idi. Sen bu yansimanin icimdeki en guzel cicegiydin. Ama goremedin . Mademki sen yoktun aldirmadim. Yasamalardan yasam secip yasadim kedimi ve bir sabah kaybettim icimdeki seni
Simdi yeniden basladim her seye sifir kilometre. Artik hazirim sevmeye hem de en derininden. Mademki sen yoksun aldirmiyorum . Artik seni birakiyorum icimden ben yeniden sevmeye gidiyorum.
Hayatta geri alınamayacak iki önemli şeyden biri zaman, diğeri de söylenen sözdür .
Aşağıdaki anekdot bu iki değeri bir arada ifade ediyor.
Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı. Telefondaki ses annesine aitti. Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?
Annesi "Nasılsın oğlum iyi misin?" diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle "İyiyim anne. Hayırdır bir şey mi oldu, siz iyi misiniz?" dedi.
Annesi "Biz iyiyiz bir şeyimiz yok, sadece sesini duymak istedim" dedi.
Oğlu da "Anne bunun için mi aradın, saat sabahın üç buçuğu yarın da konuşabilirdik" deyince annesi de "Rahatsız mı ettim oğlum?' dedi.
Oğlu "Evet anne rahatsız ettin" deyince annesi "30 sene önce sen de beni bu saatte rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun"...
YASAMIN YANKISI
Bir adam ve oglu ormanda yuruyus yapiyorlarmis. Birden cocuk ayagi
takilip dusuyor ve cani yanip 'AHHHHH' diye bagiriyor.
Ileride bir dagin tepesinden 'AHHHHH' diye bir ses duyuyor ve
sasiriyor.
Merak ediyor ve
- ''Sen kimsin?'' diye bagiriyor. Aldigi cevap 'Sen kimsin?' oluyor.
Aldigi cevaba kizip - ''Sen bir korkaksin!'' diye tekrar bagiriyor.
Dagdan gelen ses 'Sen bir korkaksin!' diye cevap veriyor.
Cocuk babasina donup
- ''Baba ne oluyor boyle?'' diye soruyor.
- ''Oglum'' der babasi, ''Dinle ve ogren!'' ve daga donup ''Sana
hayranim!'' diye bagiriyor.Gelen cevap ''Sana hayranim!'' oluyor. Baba
tekrar bagiriyor, ''Sen muhtesemsin!''Gelen cevap; ''Sen
muhtesemsin!'. Cocuk cok sasiriyor, ama halen ne oldugunu
anlayamiyor.Babasi aciklamasini yapiyor:
- ''Insanlar buna yanki derler, ama aslinda bu yasamdir. Yasam daima
sana senin verdiklerini geri verir. Yasam yaptigimizdavranislarin
aynasidir. Daha fazla sevgi istedigin zaman daha cok sev! Daha fazla
Sefkat istediginde, daha sefkatli ol! Saygi istiyorsan insanlara daha
cok saygi duy. Insanlarin sabirli olmasini istiyorsan sen de daha
sabirli olmayi ogren. Bu kural yasamimizin bir parcasidir, her kesiti
icin gecerlidir.''
Yasam bir tesaduf degil, yaptiklarinizin aynada bir yansimasidir.
GUL YAPRAGI
Uzakdogu'da bir budist tapinagi, bilgeligin gizlerini aramak icin gelenleri kabul ediyordu. Burada gecerli olan incelik; anlatmak istediklerini konusmadan aciklayabilmekti. Bir gun tapinagin kapisina bir yabanci geldi. Yabanci kapida oylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel bulusmaya inaniliyordu, o yuzden kapida herhangi bir tokmak, can veya zil yoktu. Bir sure sonra kapi acildi, icerdeki budist, kapida duran yabanciya bakti. Bir selamlasmadan sonra soz'suz konusmalari basladi. Gelen yabanci,tapinaga girmek ve burada kalmak istiyordu.Budist bir sure kayboldu, sonra elinde agzina kadar suyla dolu bir kapla dondu ve bu kabi yabanciya uzatti. Bu, yeni bir arayiciyi kabul edemeyecek kadar doluyuz demekti. Yabanci tapinagin bahcesine dondu, aldigi bir gul yapragini kabin icindeki suyun ustune birakti. Gul yapragi suyun usunde yuzuyordu ve su tasmamisti. Icerideki budist saygiyla egildi ve kapiyi acarak yabanciyi iceriye aldi. Suyu tasirmayan bir gul yapragina her zaman yer vardi...
|